ÖZET
Ahmed-i Hani Türbesi, Doğubayazıt’ın 8 km. doğusunda İshak Paşa Sarayı’nın kuzeydoğusunda yer almaktadır. Başta Doğu ve Güneydoğu bölge insanı olmak üzere ülkemizin değişik bölge ve yurt dışından çok ziyaret edilen türbedir. Türbenin yanında sonradan bir cami inşa edilmiştir. Ayrıca etrafında bir hazire oluşturulmuştur.
Bildirinin başlığını oluşturan Ahmed-i Hani Türbesi, 1982 yıllarına ait bir fotoğrafta; dış duvarları briketten inşa edilmiş ve giriş açıklığı seçilebilen ancak duvarlarının üst seviyesi kapının atkı taşının üst kesiminde son bulan bir görünümdedir. Yapının üst örtüsüne ilişkin herhangi bir iz mevcut değildir. Yöre halkından elde edilen sözlü bilgilere göre, 1985 yıllarında da durum aynıdır.
Yapı, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 1982 yılında almış olduğu karar ile tescil edilmiştir. Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 2000 yılındaki karan ile yapı ve çevresi I. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenmiştir. Günümüzde yapının mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir. Bu bağlamda, Ahmed-i Hani Türbesi ve Camii’nin Rölöve-Restitüsyon-Restorasyon Projeleri’nin yanı sıra Çevre Tanzimi Projeleri de hazırlatılmıştır.
Geçirdiği inşa evreleri nedeniyle yapı özgün halini yitirmiştir ve şimdiki hali ile İslam veya bölge mimarisine uymayan bir görünüm arz etmektedir. Bildiride yapının, mimari gelişimi ve günümüze yansıması irdelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ahmed-i Hani, türbe, cami, mimari, inanç turizmi.
GİRİŞ
Türbeler, Anadolu’da 12. yüzyılın ikinci yarısından itibaren görülmeye başlamış ve Türk Mimarisi’nin genel gelişimine paralel bir çizgi izlemiştir. Selçuklu Dönemi ve Anadolu Beylikleri Dönemi mimari anlayışı 13. yüzyılda kurulan Osmanlı Devleti Döneminde iki yüz yıllık süreçte mimari değişime uğramıştır. Türbe geleneği yüzyıllar öncesine dayansa da, onu mimari ve estetik açıdan zirveye çıkaran Osmanlılar olmuştur ve ilk türbe Ertuğrul Gazi’ye aittir.
Osmanlılarda türbe mimarisi, diğer mimari eserlerden sonra gelmektedir Osmanlı türbelerinde daha çok, kare ve sekiz kenarlı taş veya mermerden duvarlar üzerine bir kubbe oturtulmuştur. Kubbe kasnakları iki kattır ve kubbe kasnağına çok sayıda pencere açılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun yükselme devrinde inşa edilen türbelerin en önemlisi Süleymaniye Camii’nin dış avlusunda Mimar Sinan tarafından inşa edilen Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’dir. Sekizgen plan şemasında olan türbenin dış tarafında 29 sütunlu bir revak binayı kuşatmaktadır. Türbe kapısının sağ ve solundaki duvarların yanı sıra, diğer duvarları da bezemeli çinilerle kaplanmıştır. Türbenin içinde sekiz adet sütun mevcuttur ve bunları sekiz adet sivri kemer birbirine bağlamaktadır. Bunların üzerine bir kubbe oturtulmuştur.
Bildirinin konusunu oluşturan Ahmed-i Hani Türbesi, günümüzdeki hali ile sonradan oluşturulmuş bir külliye içinde yer almaktadır. Külliyeyi oluşturan mekânlardan biri de türbenin yanında sonradan inşa edilen camidir. Ayrıca etrafında hazire de oluşturulmuştur.
YAPININ YERİ
Ağrı İli, Doğubayazıt İlçesi, Çiftepınar Mahallesi, tapunun 30–27 pafta, 168 ada ve 13 parselinde kayıtlı Ahmed-i Hani Türbesi, günümüzdeki görünümü ile sonradan oluşturulan bir külliye içinde yer almaktadır.
Muhtemelen sonradan oluşturulan söz konusu külliyenin çevresinde bir hazire, kuzeyinde Hani Baba Çay Bahçesi, doğu tarafında yarısı yıkılmış bir adet müştemilat ve alana giriş kapısının yakınında kontrolü sağlayan bir danışma, tuvaletler ve kafeterya, hemen solunda ise Diyanet Ormanı yer almaktadır. Türbenin batısından yaklaşık l km uzakta Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 1982 yılında tescil ettirdiği ve Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 2000 yılında almış olduğu karar ile I. ve III. derece Arkeolojik Sit sınırlarının belirlenmesi sonucu I. derece Arkeolojik Sit Alanı içerisinde İshak Paşa Sarayı, kuzeybatı tarafında ise Şafî / Yavuz Sultan Selim Cami, Urartu Kaya Mezarlan ve Kalesi yer almaktadır.
MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Ahmed-i Hani Türbesi, günümüzdeki hali ile sonradan oluşturulmuş bir külliye içindedir. Türbeye bitişik, hemen hemen türbe ile aynı boyutlarda iki mekân daha mevcuttur. Bunlardan biri, Türbenin batı duvarına bitişik, Ahmed-i Hani Türbe Camii ve caminin kuzey duvarına bitişik bir son cemaat yeri dikkati çekmektedir. Her üç mekânın da üzeri tek bir kubbe ile örtülüdür (Şekil–1). Ancak caminin üst örtüsü diğerlerinden farklıdır ve yüksek tutulmuştur. Türbenin yüksekliği ise, diğerlerine göre daha aşağıdadır.
Her üç yapının da kübik gövdelerinde, kırmızı ve beyaz renkli kesme taşlar yatay bir bant oluşturacak şekilde dönüşümlü olarak kullanılmıştır. Kübik gövdelerin üst kesimi beyaz renkli taşlarla oluşturulan profilli saçak silmesi ile son bulmaktadır. Söz konusu silmenin bitimindeki kirpi saçak motifi dikkati çekmektedir.
Üç yapıda da, kübik gövdenin üst kesiminde gövdeden biraz içeride sekizgen bir kasnak mevcuttur. Kasnakta da, yapının cephelerinde olduğu gibi, kırmızı ve beyaz renkli kesme taşlar yatay bir bant oluşturacak şekilde dönüşümlü olarak kullanılmıştır. Sekizgen kasnağın üst kesimi yine cephelerde olduğu gibi aynı saçak motifiyle son bulmaktadır. Türbe ve son cemaat yerinin kırmızı renkli kesme taşlarla inşa edilen kubbeleri, söz konusu sekizgen kasnağın üzerinde yükselmektedir (Foto.:1-2).
Ancak, Ahmed-i Hani Türbe Camii’nin kasnağı ve üst örtüsü bu iki yapıdan farklı tutulmuştur. Kasnağın her bir yüzünde dikine yerleştirilmiş, dikdörtgen şekilli küçük pencereler mevcuttur. Pencerelerin etrafı kırmızı renkli taş sövelerle çevrilmiştir. Kasnak, diğer yapılardakinin benzeri bir saçakla sona ermektedir. Kasnaktan; üç kademeli, sekiz köşeli, yanları hafifçe eğimli, yukarı doğru gittikçe daralan, külah benzeri bir üst örtüye geçilmektedir. Külah kesimi üç kademelidir. Birinci kademeden, ikinciye geçişi kaytan bir silme ayırmaktadır. Bu üst örtü, Baltık ülkelerindeki çatıları anımsatmaktadır. Alt kademede kırmızı, üstteki iki kademede ise beyaz renkli kesme taş kullanılmıştır.
Türbe ve son cemaat yerinin cephelerindeki pencereler benzer özelliktedir. Kuzey görünüşünde, son cemaat yeri dış duvarının orta kesiminde geniş ve yüksek tutulmuş, sivri kemerli bir pencere ve bunun her iki yanına sivri kemerli daha dar ve yüksekliği ortadakine göre daha düşük seviyede iki pencere yerleştirilmiştir. Pencerelerin sivri kemerleri, kırmızı ve siyah renkli taşlarla oluşturulmuştur ve kemer başlangıcındaki profilli yatay silmeler sütun başlığını anımsatmaktadır. Yine külliyenin kuzey görünüşünde, son cemaat yerinin doğusunda daha geride yer alan türbenin iki adet giriş kapısı mevcuttur. Bu kapılardan doğu köşesine yakın olan yuvarlak kemerli ve çift kanatlı, batı köşesine yakın olan kapı ise yuvarlak kemerli ve tek kanatlı camlı kapıdır.
Külliyenin kuzey görünüşünde; diğer yapılardan dışa doğru çıkıntı oluşturan batı kanadının ön kesiminde muhtemelen sonradan ilave edilmiş son cemaat yeri ve bu mekânın gerisinde, doğu köşesinde yer alan türbe dikkati çekmektedir.
Külliyenin batı görünüşünün kuzey kanadında, pencereleri kuzey cephesindeki gibi, bir son cemaat yeri, güney kanadında ise caminin harimi yer almaktadır. Bu yönde caminin harim kısmında; etrafı kırmızı renkte profilli taş söve ile çevrili, dikey şekilde yerleştirilmiş dikdörtgen şekilli küçük bir pencere mevcuttur. Pencerenin üst kesimi, beyaz renkli taşlarla oluşturulan sivri bir kör kemerle sona ermektedir.
Külliyenin güney cephesinin batı kanadında caminin harimi, doğu kanadında ise türbe yer almaktadır. Bu cephe üzerinde, caminin harimine ait iki adet pencere mevcuttur. Bu pencereler, batı yönündeki pencerenin aynısıdır. Bu cephenin doğu kanadında türbe yer almaktadır. Türbenin pencereleri, son cemaat yerinin kuzey ve batı yönündekiler gibi sivri kemerli olup, orta kesimindeki geniş ve yüksek tutulmuştur. Bunun her iki yanına sivri kemerli, daha dar ve yüksekliği ortadakine göre daha düşük seviyede iki adet pencere yerleştirilmiştir.
Külliyenin doğu cephesinin güney kanadında türbe, daha geride kuzey kanadında ise caminin son cemaat yeri bulunmaktadır. Türbenin bu cephedeki pencereleri güney cephesindekinin tekrarı şeklindedir. Daha gerideki son cemaat yerinin kuzey köşesine yakın kesiminde profilli dikdörtgen bir çerçeve içine yerleştirilmiş sivri kemerli bir giriş kapısı, kapının hemen güneyinde ise eş boyutlu iki adet pencere mevcuttur. Külliyeyi oluşturan yapıların plan özellikleri her ne kadar birbirine benzese de, bazı ufak değişiklikler mevcuttur. Bu nedenle ayrı ayrı irdelenmiştir.
Cami
Kare planlı bir harimden oluşmaktadır. Doğu duvarı ile türbeye, kuzey duvarı ile son cemaat yerine bitişiktir. Harime giriş, son cemaat yeri vasıtasıyla yapılmaktadır (Şekil–2).
Kare planlı ve etrafı kapatılmış son cemaat yerine, doğu cephesinin kuzey köşesine yakın kesimde profilli dikdörtgen bir çerçeve içine yerleştirilmiş sivri kemerli bir kapı ile girilmektedir. Bunun hemen yanında, güneye doğru sivri kemerli iki pencere mevcuttur. Mekânın üzeri kubbe ile örtülüdür ve geçiş elemanı olarak köşelerde tromp kullanılmıştır. Kubbe, sekizgen bir kasnağa oturmaktadır ve her ikisini beyaz renkli taştan yapılmış profilli bir silme ayırmaktadır. Sekizgen kasnağın her bir yüzünde yuvarlak kesitli kör kemerler mevcuttur. Bu kör kemerlerin altına denk gelen kesime, sivri kemerli pencereler yerleştirilmiştir. Dış cephelerdeki dönüşümlü olarak kullanılan kesme taş sıraları mekânın içinde de devam etmektedir (Foto–3).
Doğu, batı ve kuzey duvarı üzerine yerleştirilmiş pencerelerle dışarı açılan son cemaat yerinin, güney duvarının orta kesiminde harime girişi sağlayan kapı bunun iki yanında birer pencere mevcuttur. Harim kapısı ve pencereler dikdörtgen şekilli olup, etrafı kırmızı renkli taşlarla oluşturulan profilli söve ile çevrilmiştir. Pencerelerin üst kesimi, beyaz renkli taşlarla oluşturulan sivri bir kör kemerle sona ermektedir. Harim giriş kapısının üst kesimindeki kitabe dikkati çekmektedir. Caminin güney duvarının orta kesiminde dikdörtgen kesitli bir mihrap; bunun iki yanında dikine yerleştirilmiş dikdörtgen şekilli birer küçük pencere; batıda bir pencere; doğu duvarında ise biri küçük boyutlu, iki adet dikdörtgen şekilli pencere mevcuttur ve her ikisi de yandaki türbeye açılmaktadır (Foto–4). Pencerelerin etrafı, kırmızı renkli taşlarla oluşturulan profilli söve ile çevrilmiştir.
Ahmed-i Hani Türbe Camii’nin kare planlı harim mekânının üzeri kubbe ile örtülüdür ve geçiş elemanı olarak köşelerde tromp kullanılmıştır. Tromplarla aynı seviyedeki kör kemerler, bunları birbirine bağlamaktadır. Kubbe, sekizgen bir kasnağa oturmaktadır. Kasnağın alt ve üst seviyesinde beyaz renkli taştan yapılmış profilli birer silme mevcuttur. Sekizgen kasnağın her bir yüzünde, etrafı kırmızı renkli taştan yapılmış profilli bir söve ile çevrelenen dikdörtgen şekilli pencereler mevcuttur. Diğer mekânlarda dönüşümlü olarak kullanılan kesme taş sıraları harimde görülmemektedir. Burada bej renkli kesme taşlar duvarı kaplamakta, sadece pencerelerin alt kesiminde bir sıra kırmızı renkli kesme taş dizisi dikkati çekmektedir.
Türbe
Ahmed-i Hani Türbesi, sonradan oluşturulmuş bir külliye içindedir. Türbenin batı duvarına bitişik, Ahmed-i Hani Türbe Camii yer almaktadır. Türbeye giriş, kuzey cephesinin doğu köşesine yakın kesimde, yuvarlak kemerli çift kanatlı bir kapı ile sağlanmaktadır. Türbe giriş kapısının doğu yanına sonradan PVC malzemeden yapılmış görevli odası ve giriş kısmının üstüne demir profilden yapılmış markiz tarzında sundurma ilave edilmiştir. Ayrıca kuzey cephesinin batı kesiminde yuvarlak kemerli tek kanatlı camlı bir kapı daha mevcuttur.
Kare planlı mekânın içine girildiğinde, doğu-batı doğrultusunda yerleştirilmiş üç adet sanduka dikkati çekmektedir. Bunlardan güney duvarına yakın olan Ahmed-i Hani’e aittir (Foto–5) ve bir platform üzerinde yer almaktadır. Bunun alt kesiminde, ortada yer alan sanduka ise Seyyid Medine binti Molla Mirhac Seyyid Muhammed Emin Arvasi’nin eşine aittir. Üzerindeki tarihten 1339 yılında vefat ettiği; kuzey duvarına yakın olan sanduka ise, Seyyid Muhammed Emin bin Abdülaziz el- Arvasi’e aittir ve 1332 yılında vefat ettiği anlaşılmaktadır (Şekil–3).
Mekânın üzeri kubbe ile örtülüdür ve geçiş elemanı olarak köşelerde tromp kullanılmıştır (Foto–6). Kubbe, sekizgen bir kasnağa oturmaktadır ve her ikisini beyaz renkli taştan yapılmış profilli bir silme ayırmaktadır. Sekizgen kasnağın her bir yüzünde, trompların seviyesinde ve bunları birbirine bağlayan yuvarlak kesitli kör kemerler mevcuttur. Bu kör kemerlerin altına denk gelen kesime, sivri kemerli pencereler yerleştirilmiştir. Türbenin doğu ve güney duvarlarındaki pencereler sivri kemerli olup, orta kesimindeki geniş ve yüksek tutulmuştur. Bunun her iki yanına sivri kemerli, daha dar ve yüksekliği ortadakine göre daha düşük seviyede iki adet pencere yerleştirilmiştir. Pencere kemerlerinin başlangıç noktasında, sütun başlığını anımsatan profilli bir silme yer almaktadır. Camiye bitişik batı duvarında ise biri küçük boyutlu, iki adet dikdörtgen şekilli pencere mevcuttur ve her ikisi de yandaki camiye açılmaktadır. Pencerelerin etrafı, kırmızı renkli taşlarla oluşturulan profilli söve ile çevrilmiştir. Dış cephelerdeki dönüşümlü olarak kullanılan kesme taş sıraları mekânın içinde de devam etmektedir.
Ahmed-i Hani Türbesi’nin üzeri kubbe ile örtülüdür ve geçiş elemanı olarak köşelerde tromp kullanılmıştır. Tromplarla aynı seviyedeki kör kemerler, bunları birbirine bağlamaktadır. Kubbe, sekizgen bir kasnağa oturmaktadır. Kubbe ile kasnağı ayıran beyaz renkli taştan yapılmış profilli bir silme mevcuttur. Dönüşümlü olarak kullanılan kesme taş sıraları dikkati çekmektedir.
Süsleme Özellikleri
Külliye şeklinde düzenlenen yapının cephelerinde yatay bir bant oluşturacak şekilde dönüşümlü olarak kullanılan kırmızı ve beyaz renkli taşlar, pencerelerin etrafını çeviren profilli söveler ve sivri kemerler hareket unsuru kazandırmaktadır. Her üç yapının kübik gövdelerinin üst kesimi beyaz renkli taşlarla oluşturulan profilli saçak silmesi ile son bulmaktadır. Söz konusu silmenin bitimindeki kirpi saçak motifi de dikkati çekmektedir.
Külliyenin iç mekânlarında da renkli kesme taşlarla oluşturulan süslemeler dikkati çekmektedir. Örneği, son cemaat yerinin kubbesi kırmızı renkli kesme taşlarla örülmüştür. Ancak, kubbenin ortaya yakın kesiminde, iki sıra halinde beyaz renkli kesme taşlar kullanılarak hareket kazandırılmıştır. Ayrıca yine beyaz renkli taşlarla, kubbenin üst kesiminde ortası yuvarlak, etrafında ışın benzeri kollarla güneşi anımsatan bir süsleme yapılmıştır (Foto–7).
Aynı güneş benzeri süsleme, türbe kubbesinin üst kesiminde de mevcuttur. Türbe kubbesi ise, kırmızı ve bej renkli kesme taşlarla enlice konsantrik daireler şeklinde örülmüştür (Foto–8).
Cami’nin kubbesi de, türbede olduğu gibi kırmızı ve bej renkli kesme taşlarla konsantrik daireler şeklinde örülmüştür. Kubbenin tepe noktası, yuvarlak şekilli beyaz bir taş ile son bulmaktadır. Her üç yapının kasnaktan kubbeye geçişinde, beyaz renkli taşlarla oluşturulan profilli bir silme dikkati çekmektedir (Foto–9).
Tarihlendirme
Yaşadığı yörede zaman zaman şeyh olarak kabul edilen, Hani Baba adıyla da anılan Ahmed-i Hâni, Doğu Bayazıt medreselerinde müderrislik ve İshak Paşa Sarayı’nda kâtiplik yapmıştır. Ünlü eseri “Mem-u Zin”de Emir Zeyneddin’in güzellikleriyle dillere destan olan Zin ve Sili adlı iki kız kardeşin Memo ve Taceddin adındaki iki gençle olan aşklarını şiir şeklinde anlatmıştır (1).
Hakkâri’nin Han Köyü’nde H.1061 / M.1651 yılında doğan Ahmed-i Hâni’nin daha sonraları Han Köyü’nden Doğubayazıt’a geldiği ve H.1119 / M.1707 yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir. Türbesi Doğubayazıt’a 8 km. mesafede, İshak Paşa Sarayı’nın üst kesimindedir ve bölgede en çok ziyaret edilen türbedir. Türbenin yanında sonradan bir de cami inşa edilmiştir (2).
Türbe, Ahmed-i Hani’nin ölümünden sonra inşa edildiğine göre, muhtemelen 18. Yüzyılda inşa edilmiş olmalıdır. Ancak yapının bilinen en eski fotoğrafı 1982 yılına aittir. Yöre halkından elde edilen sözlü bilgilere göre, fotoğrafta görüldüğü üzere, 1985 yıllarına kadar harap bir durumda iken 2000 yılında restorasyon projeleri hazırlatılarak şimdiki görünümünü kazanmıştır.
SONUÇ
Günümüzde Ağrı İli, Doğubayazıt İlçesi, Çiftepınar Mahallesi, 30–27 pafta, 168 ada, 13 parselde yer alan tescilli Ahmed-i Hani Türbe ve camisinin çevresinde bir hazire yer almaktadır. Hazirenin etrafı yöreye özgü moloz taş malzeme ile yapılmış istinat duvarı ile çevrilidir. Fakat bu duvar yer yer yıkılmış haldedir. Bunun içinde yer alan mezarlık alanı ise bakımsız bir durumda olup, etrafı çöplüğe dönüşmüş, yollar tam yapılmamış, bazı mezar taşları sökülmüş ve kırılmıştır. Hazire içerisinde yakın zamanlara kadar defin işleri devam ettiğinden, mermerden yapılmış yeni mezarlar da mevcuttur. Ayrıca kuzey ve kuzeydoğusunda yer alan çay bahçelerinin düzensiz ve bakımsız bir halde olduğu görülmektedir.
Söz konusu mezarlık alanın bakımsız olduğu, gerekli tespit ve temizlik çalışmasının yapılarak mezarların, hazire etrafını kuşatan duvarın onarılmasının yanı sıra, türbe ve çevresinde yürüme yollarının yapılmasının da uygun olacağı düşünülmektedir. Bunun için Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü 2009 yatırım programından ayrılan ödeneğin Ağrı İl Özel İdaresi’ne aktarılabilmesi için Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki türbenin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsisi istenmiştir. Daha sonra söz konusu türbe, cami ve çevresine ait rölöve, restitüsyon, restorasyon, sorun tespit paftası, müdahale paftası, raporlar, fotoğraf albümü ve çevre tanzim projesi hazırlatılmıştır.
Sonuç olarak; Ahmed-i Hani Türbesi, geçirdiği inşa evreleri nedeniyle özgün halini yitirmiştir. Daha sonra türbenin yanına cami eklenmiş olup, etrafında hazireye de yer verilmiştir. Şimdiki hali ile külliye, İslam veya bölge mimarisine uymayan bir görünüm arz etmektedir. Ancak söz konusu külliyenin inanç turizmine yönelik çevresi ile birlikte korunup, kullanılarak topluma kazandırılmasıyla o bölgeye maddi ve manevi hareket getireceği düşüncesindeyiz.
DİPNOTLAR
- http://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmed-i_Hani
- Ay. yer.
Bir yanıt yazın